Clubhouse iyiden iyiye hayatımıza girdi. Hype biraz azalmış gibi gözükse de Android versiyonu yayına alındıktan sonra tekrar peak yapacaktır.
Şu an durum şöyle gözüküyor:
Türkiye’de de çok farklı değil.
App Store rankinglere baktığımızda da tablo aynı. Şubat başında yakalanan ivme azalmış gibi gözüküyor fakat yine de sadık bir kullanıcı kitlesi yakalanmış gibi. Cohort-based retention rate görmek lazım tabii. Churn yüksek ve sürekli olarak yeni gelen kullanıcılar mı popülerliği bir seviyede tutuyor yoksa artık bağlılık yaratıldı mı?
Clubhouse’un temel sosyal medya mecralarından (TikTok, Twitter, Instagram klasında) birisi olup olmayacağını ancak Android appi çıktıktan sonra göreceğiz gibi. (Bu arada Clubhouse hype’ına yakalanan Android kullanıcıları aynı ismi taşıyan ancak tamamen farklı bir dikeydeki appi Playstore rankinglerinde üst sıralara taşıdılar ve yaşanan hayal kırıklığından sonra olumsuz yorum bırakmaya başladılar. App store’da yazılan açıklamaları gerçekten okuyan kişi sayısı ne kadar acaba? Bu arada halka açık olan ve yazının bahsi olan app ile hiçbir ilgisi olmayan Clubhouse Media Group’un hisse fiyatları da Elon Musk’ın Clubhouse’da konuşacağı twitinden sonra %117 yükselmişti)
Ocak ayında Silikon Vadisi’nin en büyük yatırımcılarından Andreessen Horowitz’ten aldığı $100M yatırım ile unicorn statüsüne ulaşan Clubhouse’dan beklentiler büyük. Düşünün daha beta sürecindesiniz, çoğu ülkede yoksunuz, Android versiyonunuz bile yok ve unicornsunuz, delilik resmen. Bu yüzden nasıl revenue yapacağı konusu çok kritik.
Network effecti yakalamak ve retention’ı yüksek tutmak için platformu düzenli kullanan değerli içerik üreticilerinin (influencer diye de okuyabilirsiniz) öneminin farkında Clubhouse. Bu yüzden kendi fenomenlerini oluşturmak için bir pilot program düzenlediler bile. Burada Vine’ın en büyük fenomenlerinden üçte birinin Vine’ın onlara para ödememesi sonucu appi kullanmayı bıraktıklarını ve ertesi sene Vine’ın kapandığını hatırlamak faydalı olacaktır. İşte bu yüzden TikTok ve Snapchat içerik üreticilerine para ödüyor ve bu yüzden Clubhouse bu konuya daha erken aşamada önem veriyor. Yaratıkları Creator Grant Program ile yükselen Clubhouse içerik üreticilerine aldıkları yatırımın bir kısmını dağıtacaklarını duyurdular bile.
Nasıl revenue yapacaklar konusunda Clubhouse geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Aslında açıklama nasıl para kazanacakları değil de üreticilere nasıl kazandıracakları yönündeydi ama sorumuzun yanıtını bu açıklamada almış olduk yine de.
Clubhouse, üreticiler için bahşiş (tipping), bilet (tickets) ve üyelik (subscription) seçeneklerini yayına alacağını duyurdu.
Henüz bu konuda detaylar netleşmemiş olsa da şöyle çalışacağını tahmin etmek zor olmasa gerek:
Bahşiş: Beğendiğiniz üreticileri desteklemek için onlara istediğiniz miktarda para gönderebileceksiniz. Yani şu anki Patreon mantığı gibi. Yahu zaten ücretsiz olan bir şey için kim para verir ki demeyin, sırf bu yöntemle hayatını geçindiren onbinlerce içerik üreticisi var. Benim de içeriğini beğendiğim için arada destek verdiğim podcast ve Youtube içerik üreticileri olmuştu mesela.
Bilet: Burada da muhtemelen bazı önemli etkinlikler içerik üreticileri tarafından bilet ile satılacak. Mesela Elon Musk’ın çok ilgi gören Clubhouse konuşmasını dinlemek için ufak bir bilet ücreti istendiğini düşünün. Yine de binlerce insan parasını verip katılacaktı. İçerik üreticileri bazı söyleşilerini biletle satacaktır veya bazı ücretli konferanslar bundan böyle Clubhouse’da düzenlenecektir. Mesela Immanuel Tolstoyevski’yi Clubhouse’da 2 saat dinlemek için 10 lira ödemez misiniz? Ben öderim. (Ama 20 lira ödemem belki :) Fularsız entellere sevgilerle).
Üyelik: Bu da muhtemelen üreticilerin düzenli olarak yayına alacakları “exclusive” içeriklere erişmek için kullanacakları bir başka araç olacaktır. Mesela sporseverlerin ilgiyle takip ettiği Sokrates Dergi kanalı salt Youtube’a bağlı olmamak için Clubhouse’a özel içerik üretebilir ve bunun için ufak bir üyelik ücreti isteyebilir. Zaten bu tarz üyelikler Youtube’da da var ve para veren üyelere özel videolar çekiliyor. Aynısının Clubhouse versiyonunu düşünebilirsiniz. Belirli bir ücret karşılığında takip ettiğiniz fenomenleri uzun uzun dinleyebilir ve hatta doğrudan onlarla sohbet edebilirsiniz. Doğrudan sohbet olayı başka mecralarda native olarak yer almayan bir özellik. Aslında bir nevi OnlyFans’in herkes için olan versiyonu gibi düşünebiliriz üyelik olayını.
Peki Clubhouse nasıl para kazanacak? Tabii ki bu üç yöntemden de kendi komisyonlarını keserek. Bence Clubhouse en doğru yöntemi izliyor.
Reklam almayacaklar mı peki diye soranlar olabilir? Ben reklamın Clubhouse için çok doğru bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Bu yola girmeleri hata olur diye düşünüyorum, zaten gireceklerini de sanmıyorum. Reklam ile monetize etme yöntemi artık çoğu mecra için işe yaramıyor çünkü markalar artık her şeyi ölçümleyebildikleri dünyada tıklama başına ücret ödüyorlar ve düşen tıklama oranları, banner körlüğü gibi nedenlerden ötürü yayıncılar istedikleri geliri sağlamıyor. Örneğin reklam gelirleriyle artık birçok gazetenin artık ayakta kalamadığını biliyoruz. Kaliteli içerik üreten NYT, FT gibileri üyelik yöntemine geçtiler bile. (Bu arada gazeteciliği disrupt eden Substack hakkında da bir yazı yazmak lazım).
Banner CTR’larının azaldığı, adblocker kullanımının arttığı, Google Search ve Facebook dominasyonunun olduğu dijital dünyada iş modelini reklam kazancına oturtmak (hypercasual gaming tarzı birkaç alan dışında) artık 2021 yılında kabul edilebilir bir iş modeli değil. Bir sonraki yazıda Twitter’ın oldukça geç ancak yine de çok doğru bir hamle ile reklam bazlı gelir modelinden nasıl uzaklaştığına, daha doğrusu gelir modelini nasıl çeşitlendirme kararı verdiğine değineceğim.
Son not olarak içerik üreticileri için reklam bazlı gelir modelinden (geleneksel gazete, blog vs) üyelik/bahşiş bazlı gelir modeline (Substack, Clubhouse, Patreon) geçilmesini benim gibi içerik tüketicileri için çok sevindirici buluyorum. Artık daha fazla gösterim almak amacıyla kitleler için üretilen içerikten ziyade (onedio tarzı içerikler, clickbait başlıklar, dedikodu haberleri vs) gerçekten tüketicinin talep ettiği, kendi ilgi alanlarına yönelik üretilen niche ama üst düzey kaliteli içerikler üretilmeye başlanıyor. Öyle içerikler ki okumaya/izlemeye/dinlemeye devam etmek için para vermek istediğiniz içerikler bunlar. Bu demek değil ki kitleler için üretilen boş içerikler bitecek ama artık o içeriği görmek istemeyenler ve kaliteli içerik talep edenler için medya rönesansının başlangıcını ilan edebiliriz.